7 Kasım 2015 Cumartesi

Enver Karagöz'ün Ardından


Sesini kaybeden ülke...

"Ey Anadolu! Seni çok seven bir evladın geldi geçti bu dünyadan! Haberin oldu mu?" diye soruyor Kemal Yalçın; Enver Karagöz'ün ardından yazdığı yazıda...
Haberiniz oldu mu gerçekten?
Dün Almanya'da toprağa verildi "Enver Hoca"...
Tanır mıydınız?
* * *
Bu köşede bir kez söz etmiştim ondan...
İki yıl önce... 12 Eylül'ü anımsarken...
Artvinliydi. Artvin'de öğretmendi. 68'liydi. TÖB-DER'liydi. Devrimciydi.
Edebiyat sevdalısıydı. Mitinglerde Nâzım'dan şiirler okurdu. Gür sesliydi.
12 Eylül'de eşiyle birlikte gözaltına alınmış, Erzurum'a götürülüp işkenceden geçirilmişti.
Konuşmadı orada...
Arkadaşlarının isimlerini istedikçe işkencecileri, kıstı meydanlarda çınlayan gür sesini...
Sustu.
Ve suskunluğunun bedelini ebediyen suskunluğa mahkûm edilerek ödedi.
Ağır bir işkencenin ardından, baygın halde yatarken dudaklarını araladılar ve mısra mısra gürleyen boğazından aşağı kaynar su döktüler.
"Hadi bir daha oku da görelim, o komünistin şiirlerini" dediler.
Okuyamazdı artık...
Yanmıştı ses telleri...
Sesini yitirmişti.
* * *
Gırtlak kanseri oldu Enver Hoca...
Hapisten çıkınca Almanya'ya iltica etti.
Tedavi oldu, kanseri yendi.
Ancak sesine kavuşamadı bir daha...
Eşinin, çocuklarının, dostlarının desteğiyle yazarak sürdürdü sessiz haykırışını...
Yurt özlemiyle, sürgün yazıları, şiirleri yazdı.
Sonra gün geldi, uzun hukuki mücadelelerin ardından, 18 yıl sonra döndü ülkesine...
2004 yılıydı.
12 Eylül'ün üstünden neredeyse çeyrek asır geçmişti. Memleket çok değişmişti.
Kemal Uzun'a anlattı dönüş hikâyesini...
İstanbul'a inmiş uçağı...Pasaport kontrolündeki polis "Bizimle geleceksiniz" demiş. Terörle Mücadele Şubesi'ne götürülmüş. Elini, gözünü bağlamışlar.
Sonra biri gelmiş. "Açın gözünü" demiş.
Açmışlar.
"Tanıdın mı beni?" diye sormuş.
Tanımış.
Erzurum'da boğazına kaynar su döken adammış.
Geçen çeyrek asra rağmen 12 Eylül'ün bitmediğini orada anlamış.
* * *
Salıverildikten sonra Artvin'e, Şavşat'a gitmiş, memleketiyle hasret gidermiş Enver Hoca...
En son, 2 ay önce Hrant Dink'in öldürülmesini protesto için düzenlenen mitingde dostlarıyla berabermiş.
70 model yeşil parkası içinde "Hepimiz Hrant'ız" diye haykırmış sessizce...
Ve 59 yaşında hayata veda etmiş, birkaç gün önce...
Dün Köln'de cenazesi vardı.
Ailesi, dostları, yoldaşları yanındaydı.
Cenazede 12 Eylül mültecilerinin kulaklarında, Kemal Yalçın'ın "Boşuna Değil" şiirinden dizeler çınladı:
"Boşa gitmedi yürünen yol,
işlenen nakış,
ekilen tohum.
Boşa gitmedi
ölümden genç bir gülücükle gizlenerek
sokaklara yazdığımız nehir şarkıları.
çekilen acı,
dökülen ter
ve zeytin dallarına asılı kalan şafak
boşa gitmedi!"

Can Yücel'in Milliyet Gazetesi'ndeki 05.04.2007 tarihli yazısı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder